Hz. İshak`ın hayatı

 

Hz. İbrahim ikramı çok severdi. Bu yüzden evinde misafir, hiç eksik olmazdı.
Misafir olmadığı zamanlar, kendisi çarşıya çıkar, ikram edecek kimseler
arardı.
Günlerdir, İbrahim aleyhisseläma hiç kimseler ugramamıştı. Hasretle
misafir gözlediği bir günde, kapısı çalınıvermişti. Kapıyı açtığı vakit,
kılığından kıyafetinden yabancı olduğu belli olan üç yakışıklı genç ile göz göze
gelmişti.


 

Bunlar, Yüce Allah tarafından Sedom ve Gamora'yı heläk etmekle
görevlendirilmiş meleklerdi. İnsan suretinde görünmüşlerdi. Buraya ise İbrahim
aleyhisseläma, doğacak ogulları İshak'ın müjdesini
vermeye
gelmişlerdi.
İbrahim aleyhisseläm onların melek olduğunu
bilmiyordu. hemen
onları güzel bir yere oturttu. Misafirlerine kibar ve nazik davranıyor, onları
memnun etmek için, olağanüstü çaba harcıyordu.


 


Evde daha önce pişirilmiş dana eti vardı. Sofraya getirip buyur etti. Ne
var ki misafirler sofraya yanaşmaya pek hiyetli değillerdi. Hz. Ibrahim onların
çekindiğini sanarak, sofraya gelmeleri için yeniden ısrar etti. Ancak misafirler
sofraya uzanmıyorlardı.
Hz. İbrahim birden kuşkulanmıştı. bunlar niçin
yemiyor? Yoksa fena bir niyetleri mi vardı?


 


Melekler Hz. İbrahim'in endişelendiğini hissetmişlerdi. Onun endişesini
gidermek için ortamı yumuşatmaya çalıştılar.
- Biz parasız yemeyiz. Yedigimiz
yemeğin ücretini veririz.
Hz. İbrahim; "Bu yemeğin ücreti: Başta "Bismillah
sonunda Elhamdülillâh demektir" cevabını vermişti. Cebrail aleyhisselâm bu güzel
cevab karşısında tebessüm ediverdi.


 


- Bu zat Allah dostu olmaya gerçekten läyık. Hz. İbrahim bu cevabı
duyunca rahatlamış, misafirlerinin öyle sıradan kimseler olmadığını anlamıştı.
Zaten meleklerde onun bu merakını hemen giderdiler.
- Bizden korkma, ey
İbrahim. Biz korkulacak kimseler değiliz. Insan suretine girmiş melekleriz. Sana
hayırlı bir müjde getirdik. Çok yakında ilim ve kemal sahibi bir oglun olacak.
Adını ise "İSHAK" koyacaksın.


 

 


 

İshak: "Sevinçle güldüren" anlamına gelmekteydi. Bu isim bizzat Allah (C.C.)
tarafından melekler vasıtasıyla Hz. İbrahim'e bildirilmişti.
Hz. İbrahim çok
şaşırmıştı. Ancak bu müjdeyi duyan Hz. Sare daha büyük bir şaşkınlık yaşıyordu.
Çünkü gençliğinden beri hiç doğum yapmamış bir kadındı. Elinde olmadan çığlık
atmıştı.
"Ben mi doğuracağım? Ben ihtiyar bir kadın kocamda ihtiyarlamışken
nasıl doğurabilirim.


 

 


 

Doğrusu bu şaşılacak bir şey." Melekler:
- Ey Sare hatun, Ey İbrahim
aleyhisselâm! siz bu işe bu kadar hayret etmeyin. Yaşlandık diye ümitsiz
olmayın. Bu verdiğimiz haberi kendimizden         vermiyoruz. Rabbimizin bize
söylediklerini size bildiriyoruz. Bu durumda haberin doğruluğundan şüpheniz
olmasın.


 

 


 

Allah'ın rahmet ve bereketi, geçmişte olduğu gibi bundan sonrada üzerinizde
olacaktır.
Hz. İbrahim Allahü teâlâya hamdü senalar etti.
Ey Allah'ın
elçileri buraya gelmekteki maksadınız sadece bu müjdeyi vermek için mi? Yoksa
başka bir görevinizde varmıdır?
- Biz hak dinden çıkarak, anlaksızlakta çok
ileri giden günahkâr bir kavmi helâk etmek için geldik buraya.


 

 


 

Hz. İbrahim meraklanmıştı.
- Hangi kavimdir bu acaba?     
- Lut
kavmidir.
Hz. İbrahim bu cevap üzerine telaşlanmış, çok da üzülmüştü.
- O
kavmin içinde Lut'da var. O Allah'ın iyi bir kuludur. Onu da mı heläk
edeceksiniz?
Biz o beldede bulunanları gayet iyi biliriz.


 

 


 

Elbette Lut ve Ona inananlar, heläktan kurtulacaklardır. Ancak Lut'un hanımı
hariç, cünkü O Lut'a karşı çıkıp, kavminin yaptıklarına taraftardır.
Hz.
İbrahim; Lut aleyhisselämm ve ona tabii olan müminlerin kurtulacağına çok
sevinmişti. Ancak heläk olacak kavme biraz daha zaman tanınsaydı diye geçirmişti
içinden. Bu düşüncesini meleklere de açtı.
- Ey İbrahim sen onların çirkin
hallerini bilmiyorsun;


 

 


 

Onların ıslahı mümkün değildir.
Melekler vazifelerini yapmışlar, Lut
kavmine gitmek
üzere oradan ayrılmışlardı.    
Günler günleri kovaladı.
Aylar sonra meleklerin haber verdiği gibi, Hz. İbrahim'in, Hz. Sare'den bir oğlu
dünyaya geldi. Adını İshak koydular. 
Hz. İbrahim bu yaştan sonra kendisine
evlât veren
Rabbine şükretti.      


 

 


 

- Ya Rab beni ve neslimi namaz ibadetinde devamlı
kıl. Duamızı kabul
eyle.       
İshak aleyhisselâm büyüdü serpildi. Yüz şekli Hz. İbrahim'e çok
çok benziyordu.
İbrahim aleyhisselâm ecelinin yaklaştığını hissettiği sırada,
oğlu Ishak henüz evlenmemişti. Hz. İbrahim oğlunun, Allahü teâlâyı tanımayan.
Kenani'lerden bir kızla evlenmesine razı degildi.


 

 


 

Bu nedenle hizmetçisini gönderip, Harran'dan bir kız getirmesini istedi.
Hizmetçi Allah'ın izni ile Harran'a vanp. Hz. İbrahim'in kardeşinin torunu
Rafka'yı getirdi. (Hz. Ibrahim'in kardeşi Nahor'un oğlu Betuel'in kızı Rafka)
Hz. İshak amcasının torunu Rafka ile evlendi. Bu evlilikten ikiz çocuklan
olmuştu. İlk doğana "Ays" sonrakine ise "Yakub" adını verdiler.
Hz.
İbrahim'in vefatından sonra Yüce Allah Hz. İshak'ı Şam ve Filistin halkına
peygamber yaptı.


 

 


 

İshak aleyhisseläm tam bir kalp temizliği içinde, namaz ve zekätın yerine
getirilmesi için insanlara devamlı nasihatler ediyor, onları ahirete
hazırlıyordu.
Hz. İshak yıllarca kavminin dünya ve ahiret saadeti için durup
dinlenmeden çahşmıştır. Çogu zaman onların kalplerini yumuşatmak için, Allah'ın
izni ile onlara çeşitli mucizeler göstermiştir. Kalbinde Allah sevgisi olanlar,
Hz. İshak'a tabi olup onun gittiği yolu izleyip mutlu oldular.


 

 


 

Ileriki zamanlarda Hz. İsmail'e de peygamberlik görevi
verildi. Hz. İsmail
önce kendi ehline, çoluk çocuğuna,
yakın akrabalarına, sonra kavmine, namazı
zekätı,
ilähi emirleri tebliğ etmiştir. Hz. İsmail Yemen'de
oturan,
Amalika'lıları irşad etmekle görevlendirildi. Bu
kavim içinde 50 yıl kalıp
onları hakka davet etmiştir.
Bazıları ona iman etmişler. Bazıları da küfür ve
şirkte
inat etmişlerdir. Hz. İsmail vefat edeceği sene,
Mekke'ye geldi.
Oradan'da Filistin'e giderek,
babasının kabrini ziyaret etti. Kardeşi Hz.
İshak'la
buluştuktan sonra kızı Sabiha'yı Hz. Ishak'ın oğlu Ays
ile
evlendirdi. Daha sonra Mekke'ye döndü. Yüz otuz
yedi yaşında vefat etti.
Oğulları onu annesi Hacer'in
yanına defnettiler.